ŞEHRİN HAYALLERI
Önce şunu yazmam gerek. Hepimizin bir çocukluk aşkı vardir,gün gelir büyür ve onu kaybederiz. Ben. Nikaia-iznik e kuzeyden gelip yerlestigimde,çocuktum. O da benim ilk göz agrim. Sanirim onu kaybetmek istemedigim icin hiç büyumedim ve bu tuhaf hayalleri onun için kuruyorum.)
Akşam olmak uzereydi.Güneş. Telaşli bir şekilde koşup giderken tepemden,seslendi.- unutma.Akşam ayni noktada gece bekliyor seni ve hayallerini.
Tamam tamam yagmur yağacak gibi ama ne olursa olsun gidecegim dedim. Ufuk ta iki sipahi belirdi. Güneşin kollarina girdiler ve kioks- gemlik. Uzerindeki tepelerin ardinda kayboldular,ortalik kızıl oldu. Sazliklara dogru bir kaç balikçil,çiğlik çiğliğa kanat çirptı.
Telaşla eve yöneldim.akşam yemeginden ve çayindan sonra hizla sokağa çiktim. Sanki sahneye çikmişcasina birer birer tepeme yandi sokak işiklari.
Hava iyice karardi. Bir yandan da yagmur başladi.Hizlı adimlar ile cani isteyince çalişan arabamin yanina vardim. Kapiyi açip koltuguma oturdum Anahtari çevirmeden önce " bak numara yapmak yok yari yolda yok oram yok buram arizali deyip durmak yok. Seninle bu gece tepeye çikacagiz ve sen bana arkadaş olacaksin. Dedim" İkimizde de çıt yok,anahtari çevirdim huylanmiş ve gıdık almış gibi aksi6rdi tiksirdi ve kahkahaya brnzer bir ses ile çalişti. Usul usul hareket ettik..
Lefkekapınin yanindan geçerken. O da arabamin çaliştigini görunce hayretten açilmiş bir ağız ile bize bakarkrn en arkada uzaklarda küçuk dil gibi görünuyordu gidecegimiz tepenin karaltisi. Arka tarafina yöneldik justinyen su kanalinin altindan gecerkrn su kemerine carpmasin diye kafamiz ortadaki çukurluktan egilir g8bi geçtik ve Abdulvahap tepenin yilan kavi virajli dik yoluna tirmanmaya başladik.
Hiç üzmedi beni ne bir yerde tekledi nede o rampada tıkanmadi. Üçuncu viraj ve duzluge vardigimizda Purusias lahidi altimiza gelecek sekilde ve arabamin burnunu da bayir aşağiya çevirerek durdum. (korkum, çalişmaz ise bayir aşagiya salip çaliştirmak)
Purusias ( berberkaya. Aslinda berber kaya tanimi da bu lahit icin yanlis bir tanim asıl berber kaya diye anilan yer hespekli de çamligin içinde ki tek kaya mezar odasidir. Beni gorunce rahatlamişcasina oldugu yere huzur içinde yayildi.
Teybi açtim. Yagmur hızlanmiş ay,ıslanmamak için bulutlarin ardina çekilmişti. Hafif tonda gitar koncertosunu dinlerken rodrigo dan. Ben daha cok aracimin tepesine ritmik tonda düşen yagmur seslerine kilitlenmiştim.( çocuklugumda yagmur yagarken ozamanlar yagmur olugu yoktu sacak altina gelecek şekilde bos teneke koyar yagmur sesinde uyurduk) tepeme vuran yagmur taneleri dini bir rituelde çalan "bongo" sesine benziyordu. Ama onu çalan elleri göremiyordum.
Karanligin içinden yeniden sesler yükselmeye başladi ve giderek artiyordu. Bongonun sesine insan sesleri karisiyor ve ufukta elkerinde meşaleler ile buyukce bir kalabalik vardi,her yer meşalelerin sarî ışiğiyla aydinlanmişti.
Tuhaf şeyler oluyor yada ben anlamsiz bir hayalin yada ruyanin icinde gecenin bana oynadigi oyunda uygun bir rol ariyordum. Ama uzaklarda lefke kapinin içi aydinlanmiş ortadaki demir kapı açilmis bir yanda en önde telete (nikaia nin diyonizostan olma ruh tanricasi kızı.) Ardinda ellerinde tef buyuk bir kalabalik,diyonizos un üzüm salkimi tutan eli ve mermersi yüzu..
Iç kapida askerler,diş kapida nöbetciler ve kapinin nişlerinde mükemmel heykeller....
Şimdilik herkese iyi geceler...üşüdum yada bana öyle geldi. Arabamin kaloliferini actim olani biteni izliyorum..
Akşam olmak uzereydi.Güneş. Telaşli bir şekilde koşup giderken tepemden,seslendi.- unutma.Akşam ayni noktada gece bekliyor seni ve hayallerini.
Tamam tamam yagmur yağacak gibi ama ne olursa olsun gidecegim dedim. Ufuk ta iki sipahi belirdi. Güneşin kollarina girdiler ve kioks- gemlik. Uzerindeki tepelerin ardinda kayboldular,ortalik kızıl oldu. Sazliklara dogru bir kaç balikçil,çiğlik çiğliğa kanat çirptı.
Telaşla eve yöneldim.akşam yemeginden ve çayindan sonra hizla sokağa çiktim. Sanki sahneye çikmişcasina birer birer tepeme yandi sokak işiklari.
Hava iyice karardi. Bir yandan da yagmur başladi.Hizlı adimlar ile cani isteyince çalişan arabamin yanina vardim. Kapiyi açip koltuguma oturdum Anahtari çevirmeden önce " bak numara yapmak yok yari yolda yok oram yok buram arizali deyip durmak yok. Seninle bu gece tepeye çikacagiz ve sen bana arkadaş olacaksin. Dedim" İkimizde de çıt yok,anahtari çevirdim huylanmiş ve gıdık almış gibi aksi6rdi tiksirdi ve kahkahaya brnzer bir ses ile çalişti. Usul usul hareket ettik..
Lefkekapınin yanindan geçerken. O da arabamin çaliştigini görunce hayretten açilmiş bir ağız ile bize bakarkrn en arkada uzaklarda küçuk dil gibi görünuyordu gidecegimiz tepenin karaltisi. Arka tarafina yöneldik justinyen su kanalinin altindan gecerkrn su kemerine carpmasin diye kafamiz ortadaki çukurluktan egilir g8bi geçtik ve Abdulvahap tepenin yilan kavi virajli dik yoluna tirmanmaya başladik.
Hiç üzmedi beni ne bir yerde tekledi nede o rampada tıkanmadi. Üçuncu viraj ve duzluge vardigimizda Purusias lahidi altimiza gelecek sekilde ve arabamin burnunu da bayir aşağiya çevirerek durdum. (korkum, çalişmaz ise bayir aşagiya salip çaliştirmak)
Purusias ( berberkaya. Aslinda berber kaya tanimi da bu lahit icin yanlis bir tanim asıl berber kaya diye anilan yer hespekli de çamligin içinde ki tek kaya mezar odasidir. Beni gorunce rahatlamişcasina oldugu yere huzur içinde yayildi.
Teybi açtim. Yagmur hızlanmiş ay,ıslanmamak için bulutlarin ardina çekilmişti. Hafif tonda gitar koncertosunu dinlerken rodrigo dan. Ben daha cok aracimin tepesine ritmik tonda düşen yagmur seslerine kilitlenmiştim.( çocuklugumda yagmur yagarken ozamanlar yagmur olugu yoktu sacak altina gelecek şekilde bos teneke koyar yagmur sesinde uyurduk) tepeme vuran yagmur taneleri dini bir rituelde çalan "bongo" sesine benziyordu. Ama onu çalan elleri göremiyordum.
Karanligin içinden yeniden sesler yükselmeye başladi ve giderek artiyordu. Bongonun sesine insan sesleri karisiyor ve ufukta elkerinde meşaleler ile buyukce bir kalabalik vardi,her yer meşalelerin sarî ışiğiyla aydinlanmişti.
Tuhaf şeyler oluyor yada ben anlamsiz bir hayalin yada ruyanin icinde gecenin bana oynadigi oyunda uygun bir rol ariyordum. Ama uzaklarda lefke kapinin içi aydinlanmiş ortadaki demir kapı açilmis bir yanda en önde telete (nikaia nin diyonizostan olma ruh tanricasi kızı.) Ardinda ellerinde tef buyuk bir kalabalik,diyonizos un üzüm salkimi tutan eli ve mermersi yüzu..
Iç kapida askerler,diş kapida nöbetciler ve kapinin nişlerinde mükemmel heykeller....
Şimdilik herkese iyi geceler...üşüdum yada bana öyle geldi. Arabamin kaloliferini actim olani biteni izliyorum..


Yorumlar
Yorum Gönder