GECENİN HIKAYELERI 2 BÖLÜM.
GECENIN SESLERI-8
Yiğitçe vuruştu,Turuvalılar ve Nikaiadan gidenler.Ne gidenler döndü geriye nede bir tek turuvalının mezarı vardı dünya üzerinde.Sadece bir avuç toprak yığınıydı,görünen..
Kõle,işine döndü,ilk yontusu olan tanrı herakles den ona bir fayda yoktu.Kaba mermer kavrulurken güneş altında ,yontudan dökülen her toz. Ter tanesi gibiydi,Akıp gidiyordu yerdeki taş yongalarinin arasına.
Bir sonra ki molada sanki yontulan mermer blok değilde kõleydi.taştan kalkan toz tüm bedenini yapışmış ve kale mükemmel bir heykele dõnmüştü.Atölyenin efendisiyle göz göze geldiklerinde şaşkındı,efendi.Karşısında mükemmel bir eser vardı ta ki köle tozdan õksürüp tıksırana dek.
Delik taştan usulca indi,aşağıya.Sangarion nehrine doğru yürüdü,adam akıllı bunalmiştı çok sıcaktı.usul usul nehire girerken suyun değdi yerlerde güneşten kavrulup esmerleşmiş teni,mükemmel bir bronz olarak şekilleniyordu.bir kaç adım daha attı sonra balıklama daldı suya.Bu mevsimde berrektı sangarion.dipteki balıklar ile göz göze geldi,nekadar õzgürdüler,su altînda istedikleri yere yüzüyorlardı. Kordekia lar ve taşların altinda kestaruslar vardı.
Nefes almak için yüzeye çıktı,efendi karşısıda durmuş,gõzlerinden alevler saçıyordu.Kıyıya çıkmak ile çıkmamak arasında kararsızdı.Sangarion nehrine bıraksa kendini,õzgürdü,ama bitirmesi gereken son bir lahit vardı ve o lahide siparişi verenin değil,kendi yaşam öykusunu yontuyor ruyalarına giren eki yaşam yerine ulaşmak için bloğun içini hızla boşaltıyordu.
Sallanarak çıktı,sangarion dan ve buyuk adımlar ile ilerlerken ardında su damlacıklarından oluşan bir yol bırakıyordu. Ve kendisinden geride en derin belirti olarak çıplak ayak izleriydi.Elleri yeterince maharetliydi ve fazlaca kalinti yontmustu
O zamanki yüz yılda,doğada yaşam zordu.insan denen canlı bile kurda kuşa yem olurdu.
××××××
Aklını kullandı,kayanın dibindeki kalabalik dağılıp saz kulubelerine dönmüş o ise merakina yenik düşüp yumuşak kilden yapıp kayanın tepesine koyduğu ve ani bastıran yaz yağmuru ile yok olan kadın ve erkek heykelciğinin izini arıyordu.Sonun da iki kil figürün hızla inen yağmur ile eriyip gittiğini gördü ama diğerleri bunu bilmiyor ve ona yiyecek taşıyordu.Bunu fırsata çevirmesi gerekti,gerekeni yaptı.
Komutan Antigone,etrafına bakındı.Temiz hava iyi gelmişti ona ama gelen haberci hiçte güzel şeyler anlatmiyordu.
Bir emek vermiş,bağı bahçesi bol yer olan helikore yi güzel bir kent haline getirmiş ama aynı savaşlarda omuz omuza verdiği bir başka komutan büyûk bir ordu ile Helikore ovasına doğru geliyordu."Lyskiyamos".Bunu bana nasıl yaparsın,neden.? Dedi sesini yükselterek.Onca düşmanı birlikte yok ettik ulu komutan İSKENDERin emrinde,şimdi biz,bizemi düşman olduk de hele.
Beyninin içinde yeniden çanlar çalmaya başladı,ve az õnce duvarlardaki yağ kandillerinin kokusunu duydu,genzi yandı.Öksürüp aksırırken haberi getiren ulağa çatlak bir ses ile sadece tanam,diyebildi.Sessizce çıktı huzurdan,ulak,yorgundu bir iki yudum şarap içip suzluğunu giderip yumuşak bir şilte ûzerinde musade edildikçe uyumaliydı.
Öfkeden burnundan söylüyordu sanki,Antigone.Can dostu bir kaç asker ile gelse mesele yoktu ama ardında koca bir ordu ile bu tarafa geliyorsa,durum hiçte iç açıcı bir hal değildi.Çok hızlı düşünüp karar vermeliydi ama zonklayan beyni izin vermiyordu.
××××××××
GECENIN SESLERI-9
Komutanlarini topladı,durumu anlattı. Acil bir karar ve õnlem alınması gerekiyordu'ki Lsimachos yol boyunca geçtiği yerleri talan ediyordu bu da bu gelişin hiçte hayra alamet olmadığına delalettir.
Zipoties bu topraklardan gitti gideli huzur kalmamıştı. Kalsa ne olurdu bilinmez ama en azından gittiģi günden beri olanlar ortadaydı.
M.ö 270. Moskura (müşküle) tepelerinde yerleşkesini kurmaya çalışırken ne oldu bilinmez ordusu ve maiyetindekileri de alır nikaia nın güney batısındaki dağları ve yerleşkesini tert edip kuzeye bu günki izmit yöresine gider.Megaralı denizciler kurduğu Astakos da, yerleşir.(izmit baş iskele mevki)
O asırda o bölgede deniz tabanı bereketlidir,lezzetli ve bol miktarda istakoz çıktığı için ismi astakos koyulmuş küçük bir sahil köyüdür. Ve artık Zipoites yaşlanmış,282 de geride güçlü bir köy güzel bir medeniyet bırakmıştı. Lysimachos ilk önce bu kenti yok etmişti ve Nikaia ya doğru geliyorsa bu hayra alamet değildi.
×××××
Doğu roma diye bir ülke yokken batı roma yeni yeni güçlenmiş ve yavaş yavaş hakimiyetini batıda kurmaya başlamış ağırlığını Bithynia da hissettirmeye başlamıştı.
Artık yorulmuş ve gözlerim ekrana bakmaktan ağırmıştı,bir anda burnuma mis gibi kahve koktu.Sanırım bu yazıları kaleme alırken uyuya kalmışım sandalyede. Evimin çatı katındaki odamın camından baktım.Kahvemi getiren eşim fatmaya teşekkur ederken elli adım uzağımda ki yaşlı surun baston olarak tuttuğu burcun uzerinde Ay yükselmişti.
Yaşlı sur ile göz göze geldik.Baston görevi yapan burca yaslandı.Sertçe yere vurdu,burcun úzerinden taş ve tuğla dökülürken bedeninde ki kovuklardan bir kaç yaşlı baykuş havalandı.Gümüşi ayın halelerine kanat çırpıp gecenin laciverti ne karıştılar. Yaşlı sur,üşümüş gibi gövdesine sarılıp yaşam bulan sık yapraklı deli sarmaşığı omuzlarına koydu ve tekrardan kuzey yönüne bakıp daldı gitti.İlerideki tepenin yamacına ilişmiş delik taş ocağında koca bir ateş yanıyordu,ya köle üşümüş yada civardaki çobanlar yakmıştır muhtemelen gecenin soğuğundan üşuduler diye düşündüm.Kahvem bitmiş uykum kaçmıştı.
Elimden gelse iznik i bir kitabın sayfaları arasına koyup sonsuza dek saklamak isterdim.Tıpkı bir zamanlar sevdiklerimizden aldığımız çiçegi kitap sayfalarında kuruttugumuz gibi ama... Biliyorum ki bir gün bu iznik beni alacak bağrındaki sayfalara kurutup sonsuza dek saklayacak.Ama bende onun beni sakladığı yerde ona ait sırlar ile yatacağım.
Uzaklarda Amazon Antiope ve üç soylu genç Pythopolis isimli küçük bir köyün yakınina gelmiş bu gün ki ismiyle sölöz deresi kenarında mola vermişlerdi.
Menekrates, Bithynia'daki Nika ia kenti
hakkında bir tarihçe yayınlamış olup,Theseus'un Antiope ile birlikte bu ci
varda bir süre kaldığını söyler. Ora-
da ona, Euneos, Thoas ve Soloeis is-
minde üç genç kardeş rastlar. Soloeis
Antiope'ye aşık olunca kendini yiti-
rir ve öbürleri onun için (kiza) ri-
cacı giderler. Durum için kendine baş-
vurulan Antiope ise teklifi şiddetle
reddeder; böylece, Theseus'a ihanet
etmediği için, akıllıca ve vefakâr
bir davranışta bulunmuş olur. Soloeis
ise ümitsizlik içinde kendini (oradaki)
bir irmağa atar ve boğulur. Theseus olayı ve gencin başına geleni öğre
nince müteessir olur ve ne yapması
gerektiği hususunda kehanete başvurur.
Delphoi'daki kehanet merkezine giderPythia, onun bu haline derin bir ızsırap duyar ve o bölgede o genç adına bir kent kurar.
aldığı tavsiye üzerine Theseus, ola-
yın geçtiği yerde Pythopolis is-
minde bir kent kurmuş, yanından akan
suya da ölen delikanlının anısına
Soloeis adını vermiştir
Theseus yine kehanet tavsiyesi-
ne uyarak Soloeis'in kardeşlerini ve
Hermos ismindeki Atina'lı bir başka
asilzâdeyi buraya yerleştirmiştir.
Menekrates zamanında bu civarda 'Epuoi
oluia adında bir yer bulunmaktaydı
Bu gün muhtemelen bu kent sölöz burnunda ve erozyonla uzerini örtüp zeytin ağaçlarıyla tamamen toprak altında gizlenmiş durumdadır. Gecenin nemi düşmüş ve hava iyiden iyiye soğumuştu.
Göl úzerinde kocaman yuvarlak ve oldugundan da fazla parlak bir ay ve etrafındaki ışık haleleri de gecenin silahını açık tonlarda laciverte boyamıştı. Göl yüzeyinde kıpır kıpır hareket eden ve Ayı takip eden bakır renkli yakamoz kutsal bir "ayin" havasındaydı.
Deliktaş taş ocağı nikaia dan yüksek bir noktadaydı,bu da isimsiz köle için bulunmaz bir nimet idi.Saatlerce tepenin kıyısında oturur mehtaba bakar ve Nikaia surlarının,içindeki görkemli binaların karanlığa kafa tutan sülietlerini izliyor hayallere dalıyor üşüyünce de ateşin başına gidiyordu.Her bastığı yerden,gündüz yonttuğu taş yongalarının çıtırtılar içinde kırılma sesi arkadaki mermer kaya kütlesine çarpıp yankılanınca,ardındaki karanlıkta sanki gecenin ayak sesleri geliyordu.Nikaia nın surlarının tepesinde,bulunduğu noktadan cılız da olsa görünen meşale ateşleri sağa sola uçuşan ateş böcekleri gibiydi.Ya tuhaf bir şeyler oluyordu yada Nikaia lı askerler rutin devriye ve nöbet değişimlerindeydi.
Gecenin alaca karanlığında yaktığı ateşin alazlarında gün boyu yonttuğu figürleri izler gecede loş ışıkta hataları arardı.Figüre ve yere düşen gölgelerde,ışığın oyunlarında nereyi nekadar yontması gerekiyor görüyordu.
Efendisi yine bir gece eğlencesinde tıka basa yiyip eğlenirken ve su yerine şarap içerken,O yakaladığı yabani tavşanı önündeki ateşte köz üzerinde pişirmiş yiyordu.Kölelerin bir çoğu ise derme çatma kulubelerinde uyurken onun gibi uyku tutmayan birkaç tanesi de yaktıkları ateş başındaydı.
Sonunda Antigones ve Lsikyamos Ipsos denilen yerde karşılaştılar.Dosluk adına ilk hamleyi Antigoes yapmıştı,ne de olsa İskender zamanında omuz omuza çarpışmış düşmanı yok etmişlerdi.
Lyksiamos bu dostça karşılamaya çok sert karşılık vermiş ve öncü birlikleri ok sağnağı altında imha etmişti.Antigones gelenin dost olmadığını ve bu ordunun yer altı tanrılarının emrinde olduğunu anladı.
Savaşın galibi belliydi..."TARİH".Onca keşmeke içerisinde kan yüzünden kayganlaşan zeminde kendine yol bulmuş ve ANTİGONES in cansız bedenini ònüne katıp bir kitabın sayfalarından ayraç olup akmıştı. Geriye kalan ise,binlerce kılıç ve mızrağini havaya kaldırıp zafer nağaraları atan eli kanlı insan..! Yerde kendi kan gölünde boğulup ölen de insan dı.
ANTIGONES DÖRT KÒŞE KARE PLANLI VE DÖRT KAPISI OLAN BIR EV KURMUŞTU KENDINE.VE ESKI BIR DOSTUNU KARŞILAMAK IÇIN O DUVARLARDAN ÇIKMIŞ,BİR DAHADA GERI DÒNÜP GIREMEMIŞTİ.ŞİMDILERDE ŞEHİR TANIMADIĞI BİR SURET E YAŞAMAK İÇIN ITAAT EDÎYORDU.
×××××××Lysimachos, Atını duvarlara doğru sürdü.Önündeki kapı ardına dek açıldı.Yerdeki mermer bloklara çarpan nal sesleri,savaş meydanında dostu karşılamak için ilerleyen ANTİGONE nin boğazı kesilirken çıkardığı sesleri andırıyordu.
Lysimachos un hemen ardında eşi vardı. Güzeller güzeli su perisi NÎKAİA...! Ne kadar güzel di bilinmez,yada hangi açıdan çok güzeldi..
Artık bu dòrt köşeli dört kapılı surlardan oluşan kentin ismi,NİKAİA idi.
Nikaia bir su perisi ve erkeklerden nefret eden idi.
Belki de solios yani sòlòz de ki amazon ANTIOPE... attığını vuran,aşk ve sevgiden nefret eden.
Tarihin her döneminde de siyasi düşüncesinde hep yanlış tarafa oynayıp,kaybeden.... Tarih ne kadar doğrudur bilmem ama,NIKAIA nın bir kız bir de oğlu vardır.
Kızın ismi TELETE erkeğin ismi STAYROS....Telete nin anlamı,RUH TANRIÇASIDIR. Rivayet odur ki Nikaia ile DİYONIZOS un gayri meşru kîzî.Erkekler ile sabaha dek içip eğlenip,o gece ağına düşürdüğü erkekler ile eğlenip sabaha kentin bir kenarına ölüsünü bırakan TELETE....
STYROS. Sessiz sakin ve silik bir kişilik. Siz hiç TELETE ve òzellikle STYAYROS... İsmini dumuymuştunuz.
Lysimachos. Kurpedion savaşında òldü. Antigone yî yok etmişti. Ama kendisi de
"Antigonos'un Ipsos savaşında (m.ö
301) ölümünden sonra, Nikaia, bir
süre Marmara Denizinin iki yakasında
hüküm sürmüş olan Lysimachos'un ege-
menliği altına girmiştir. Bu kıral
kenti bir kez daha "yeniden" kurmuş
ve ilk karisina izafeten Nikaia adı-
ni vermiştir. Nikaia Antpatros'u
kızıydı."...
Lysimachos a ne oldu derseniz, m.ò 281 de kurpedion savaşında yine bir cephe arkadası Seleukos a yenilir ve Antigone nin akıbetini yaşar...
×××××××
Aynı yıllarda bir başka büyük komutan ise,baş kaldırdığı Roma ya iade edileceğini duyunca Anadoluda sığındığı Gebze de zehir içerek intihar eder.HANİBAL,söylenceye göre I.purusias'a yardım etmiş Bursanın imarını düzenlemiş aynı zamanda mimar bir komutan dı.Ama neredeyse kendi ordusu ve komutanlarının ihanetine uğramış Romada ki cezası ise çarmıha gerilerek ölūme terk edilmekti.
Roma gittiği her yere yollar şehirler,köpruler kısaca bir kent ve o kent insanının ihtiyaci neyse onuda götūrürken,geride binlerce ceset ve köle bırakıyordu.
Lysimachos dan sonra Nikaia artık bir Roma kentiydi.Yìne yeniden bir düzen kurulmuş ve Nikaia altın çağına hazırlanıyordu.
Köle,son işini mükemmel yapmış ve imza olarak taş ocağındaki bir kayanın yüzeyine rölyef olarak taş kesilmişti.Kentin güney batısında solios isminde bir şehir kurulmuş ve yavaş yavaş Roma dan gelen yollar şehrin ortasindan geçerken sağlı sollu mermer sütun ve heykeller ile süslü dükkanlar,binalar ile yeni sürgünlere doğru ilerliyordu.
×××××
Nikaiada bunlar olurken NİKOMEDİA DA işler karışmıştı. Bithinya kralı ikici Prusias ilk evliliğinden olan oğlu nikomedia yı bertaraf etmek ister.Bunu õgrenen Nikomedia,pergamon krali II.Attalosun da destegiyle babası II.prusias in üzerine yürür.Gelen ordu güçlü ve kalabalıktır.II.Prusias adamlarının ihanetini haber alır.Kayın biraderi trakyalı diegios dan yardîm ister.gGelen beş yüz kişilik õzel birlik ile once nikaiaya sonra da nikomedia kentine sığınır.
Roma gittiği her yere yollar şehirler,köpruler kısaca bir kent ve o kent insanının ihtiyaci neyse onuda götūrürken,geride binlerce ceset ve köle bırakıyordu.
Lysimachos dan sonra Nikaia artık bir Roma kentiydi.Yìne yeniden bir düzen kurulmuş ve Nikaia altın çağına hazırlanıyordu.
Köle,son işini mükemmel yapmış ve imza olarak taş ocağındaki bir kayanın yüzeyine rölyef olarak taş kesilmişti.Kentin güney batısında solios isminde bir şehir kurulmuş ve yavaş yavaş Roma dan gelen yollar şehrin ortasindan geçerken sağlı sollu mermer sütun ve heykeller ile süslü dükkanlar,binalar ile yeni sürgünlere doğru ilerliyordu.
×××××
Nikaiada bunlar olurken NİKOMEDİA DA işler karışmıştı. Bithinya kralı ikici Prusias ilk evliliğinden olan oğlu nikomedia yı bertaraf etmek ister.Bunu õgrenen Nikomedia,pergamon krali II.Attalosun da destegiyle babası II.prusias in üzerine yürür.Gelen ordu güçlü ve kalabalıktır.II.Prusias adamlarının ihanetini haber alır.Kayın biraderi trakyalı diegios dan yardîm ister.gGelen beş yüz kişilik õzel birlik ile once nikaiaya sonra da nikomedia kentine sığınır.
××××××
Aslında II.prusias bu karar ile hayatının kumarını oynamış ve savaş alanında oğlunun elinden gelen ölūm ile yaşama veda etmiştir.Savaş meydanından alınan ölüsü ise oğlunun talimatı ile Nikaia ya getirilip yekpare kayadan oyulan anıt mezara gömülmüştür.
Günümüzde o görkemli kaya mezardan pek az bir parça kalmış olsada Abdulvahap tepeye giden yolun son düzlüğunde sağda parçalanmış olarak durur ve halk arasında da berber kaya olarak anılır.(3.40 m genişliginde 4.50 uzunluk ve 5m yükseklik ile eşi benzeri olmayan tek lahittir)
Prusias'ın ölümünden sonra ortalık biraz olsun sakinlemiştir.Ordular yorgun,toprak ise kana 'a doymuş gibidir. Bthinya toprakları ise tamamen roma egemenliğini tanımış en güçlü kentler olarak Nikomedia ve Nikaia ayakta geçici süreligine de olsa sükunet e ermiş ve ticari rekabet savaşlarına girmişlerdir.
Kuzeyde Astakos dağlarından doğup (katırlı) yamaçlardan aşağiya zikzaklar çizerek,mevsime göre coşkun yada sakin akarak askania gölüne kavuşurken,geride verimli topraklar ve bağlık bahçelikler bırakıyordu.pharmatos deresiydi ve askania gölünden yukarıya doğru tırmanan balıklara yuva olurken bu sükunet günlerinde de nikaialılar balık avına çıkar ve yakaladikları balıklar ile ziyafet çekerlerdi ki en güzel şekli de közleme ile oluyordu.Sıradan Roma halkı ise çiftçilik ile ile haşırneşir di topraklarına Zyepron buğdayını serpip purpura ile hem vergilerini ödüyor hemde karınlarînî doyuruyordu.(zyepron sert buğday,bthinya bölgesine has ve yine nikaia ve bthinya bilgesine has purpura ipek bõceği) yıl m.s 123. Toprak uğuldanmaya ve şiddetle sarsılmaya başlar.
Beş, on..... saniyelerin ne kadar sürdüğü bilinmez ama toprak yorulup susunca Nikaia da taş taş üstûnde değildir.Depremin ardından çıkan yanginlar ise geriye kalan ne varsa yutmuştu.Muhteşem kent şekilsiz şemasız bir taş yığınından ibaret ve bir çok insan da büyük mermer bloklar altînda can vermiş,yaralı olanlar ise neredeyse kaderine terk edilmişti.Agustos ayı idi,Asya seferinden dönen imparator Hadriyan'ın yolu Nikaia ya düşer.Kentın harabe halini gören Hadriyanus üzülür ve derhal emir verir õdenek çıkartır.Nikomedia Nikaiadan'da beterdir. Koca kentten hiç bir şey kalmamıştır. Sonunda İmparatorun da emri ile iki kent yeniden ve eskisinden de muhteşem inşaa edilir.(Bu gün iznikte nereyi kazarsanız kazın özellikle son 30 yılda yapılan dolguları aşıp ilk bir metrede insan kemiklerine rastlamanizin sebebi bu ve bundan sonra gelen şiddetli depremlerdir. Osmanlı dönemindeki ismi ile "İsnik". Kanuni zamanında son büyük deprwmini yaşarken o son depreme o gün için küçük kıyamet ismi verilmiş ve isnik bir kez daha harabeye dönmüş yeniden yapılansa da asla eski şaşalı günlerine dönememiştir.)
Hadriyanus un emri ile bu gün ki kale kapıları yapılmış ve saray,hamam,yol,su sarniç ve su yolları,kanalizasyon yeniden yapılmıştır.Nikaia nın yüzü gülmeye ve mutlu günleri geri gelmişti.
Günümüzde o görkemli kaya mezardan pek az bir parça kalmış olsada Abdulvahap tepeye giden yolun son düzlüğunde sağda parçalanmış olarak durur ve halk arasında da berber kaya olarak anılır.(3.40 m genişliginde 4.50 uzunluk ve 5m yükseklik ile eşi benzeri olmayan tek lahittir)
Prusias'ın ölümünden sonra ortalık biraz olsun sakinlemiştir.Ordular yorgun,toprak ise kana 'a doymuş gibidir. Bthinya toprakları ise tamamen roma egemenliğini tanımış en güçlü kentler olarak Nikomedia ve Nikaia ayakta geçici süreligine de olsa sükunet e ermiş ve ticari rekabet savaşlarına girmişlerdir.
Kuzeyde Astakos dağlarından doğup (katırlı) yamaçlardan aşağiya zikzaklar çizerek,mevsime göre coşkun yada sakin akarak askania gölüne kavuşurken,geride verimli topraklar ve bağlık bahçelikler bırakıyordu.pharmatos deresiydi ve askania gölünden yukarıya doğru tırmanan balıklara yuva olurken bu sükunet günlerinde de nikaialılar balık avına çıkar ve yakaladikları balıklar ile ziyafet çekerlerdi ki en güzel şekli de közleme ile oluyordu.Sıradan Roma halkı ise çiftçilik ile ile haşırneşir di topraklarına Zyepron buğdayını serpip purpura ile hem vergilerini ödüyor hemde karınlarînî doyuruyordu.(zyepron sert buğday,bthinya bölgesine has ve yine nikaia ve bthinya bilgesine has purpura ipek bõceği) yıl m.s 123. Toprak uğuldanmaya ve şiddetle sarsılmaya başlar.
Beş, on..... saniyelerin ne kadar sürdüğü bilinmez ama toprak yorulup susunca Nikaia da taş taş üstûnde değildir.Depremin ardından çıkan yanginlar ise geriye kalan ne varsa yutmuştu.Muhteşem kent şekilsiz şemasız bir taş yığınından ibaret ve bir çok insan da büyük mermer bloklar altînda can vermiş,yaralı olanlar ise neredeyse kaderine terk edilmişti.Agustos ayı idi,Asya seferinden dönen imparator Hadriyan'ın yolu Nikaia ya düşer.Kentın harabe halini gören Hadriyanus üzülür ve derhal emir verir õdenek çıkartır.Nikomedia Nikaiadan'da beterdir. Koca kentten hiç bir şey kalmamıştır. Sonunda İmparatorun da emri ile iki kent yeniden ve eskisinden de muhteşem inşaa edilir.(Bu gün iznikte nereyi kazarsanız kazın özellikle son 30 yılda yapılan dolguları aşıp ilk bir metrede insan kemiklerine rastlamanizin sebebi bu ve bundan sonra gelen şiddetli depremlerdir. Osmanlı dönemindeki ismi ile "İsnik". Kanuni zamanında son büyük deprwmini yaşarken o son depreme o gün için küçük kıyamet ismi verilmiş ve isnik bir kez daha harabeye dönmüş yeniden yapılansa da asla eski şaşalı günlerine dönememiştir.)
Hadriyanus un emri ile bu gün ki kale kapıları yapılmış ve saray,hamam,yol,su sarniç ve su yolları,kanalizasyon yeniden yapılmıştır.Nikaia nın yüzü gülmeye ve mutlu günleri geri gelmişti.
Uzun bir zaman sonra,bu kez Roma da taht kavgası çıkmış ve bu kavga Nikaia kapılarına dayanmıştı.
Suriye Valisi Niger ve bir diğer komutan severus septumus iktidar için savaş hazırlığina başlamış ve kiosk (gemlik) boğazı ile gürle ovasında karşı karşıya gelmiş iki ordu gırtlak gırtlağa bir savaşa girişmişti. Yıl m.s190. Bu savaş aynı zamanda Nikaia ve Nikomedia nın (izmit) savaşı gibiydi.Tercihini doğru yapan savaştan kazançli çıkacaktı.
×××××××
Suriye Valisi Niger ve bir diğer komutan severus septumus iktidar için savaş hazırlığina başlamış ve kiosk (gemlik) boğazı ile gürle ovasında karşı karşıya gelmiş iki ordu gırtlak gırtlağa bir savaşa girişmişti. Yıl m.s190. Bu savaş aynı zamanda Nikaia ve Nikomedia nın (izmit) savaşı gibiydi.Tercihini doğru yapan savaştan kazançli çıkacaktı.
×××××××
Savaş ilk etapta Nigerin lehine uzun süre devam etti.Severus'un ordusunda çözülmeler başlamıştı.
İşte Bithynia'nın durumu;
Kyzikos'daki olanlardan hemen sonra
Nikomedeia'lılar Severus'a yanaşti-
lar ve elçiler yolladılar; orduyu
(kentlerine) kabul edip, her türlü
yardıma söz verdiler. Nikaia'lılar
ise Nikomedeia'lılara duydukları
nefret yüzünden tersine karar verip,
Nigros'un ordusunu kente kabul etti-
ler ve kaçanlardan bazıları da onla-
ra sığındılar, ve Nigros tarafından
Bithynia'yı savunmak üzere gönderi-
lenler de. Böylece ordugâh olarak
kullanılan her iki kentten gelenler
birbirine girdiler. Şiddetli bir sa-
vaştan sonra Severus tarafı üstün geldi.
Cassius Dio
vaş şu şekilde anlatılmaktadır:
Bunlardan sonra, Nikaia ile Kios
arasındaki dar boğazda büyük ve çok
yönlü bir savaş başladı. Ovadakiler
göğüs göğüse çarpışıyorlardı; tepe-
leri tutanlar, yükseklikten yarar-
lanarak ok atışı yapiyorlar ve karşı
taraftakileri mızrak yağmuruna tutu-
yorlardı; göl üzerindeki gemilere
binmiş olanlar ise düşmana ok atışı
yapıyorlardı. İlkin Candidus'un ku-
manda ettiği Severus taraftarları
yeniyorlardı, ve savaştıkları yerin
yüksek oluşundan yararlanarak üstün
geliyorlardı, Nigros'un (savaş ala-
ninda) bizzat görünmesi üzerine, ge-
ri püskürtme hareketi başlıyor ve
Nigros taraftarları üstünlük sağlı
yorlardı. Bunun üzerine Candidus,
bayraktarlardan flâmayı kapıp, kaçan
askerlerini düşman üzerine geri çe-
viriyor ve kaçanları azarlıyordu;
utanip geri dönen askerler karşı
hücuma geçerek zafer elde ediyor-
lardı, Eğer kent (Nikaia) yakında
olmasaydı ve akşam karanlığı bas-
tirmasaydı, bunları (Niger taraftar-
larını) tamamen yok edebilirlerdi
Akşama doğru şans severus septumus ve dolayısıyla Nikomedia nın lehine dönmüş savaşı kaybeden Niger,yanında bir avuç asker ile Nikaia ya sığınmıştı.Nikaia kapılarını açar ve onu kabul eder.Niger savaşı kaybetmiştir ve tabiki onun yanınd Nikaia da.Semtumus Severus Nikaia önüne gelir ve Niger'i ister.Artık imparator Septumus olmuş ve Nikaia mecburen kapıları açar. Niger eşi ve çocukları da dahil başları ezilerek öldürülürken Nikaia ya tanınan imtiyazlar geri alınır ve ünvanları iptal edilir.Artık sıradan bir kent ten farkı yoktur.NİKAİA Yanlış zamanda yanlış tarafta olmakla yine kaybetmişti.
Yeniden unutulmaya mahkum olan nikaia uzun zaman sessizlik uykusuna yatar.
××××××××
İşte Bithynia'nın durumu;
Kyzikos'daki olanlardan hemen sonra
Nikomedeia'lılar Severus'a yanaşti-
lar ve elçiler yolladılar; orduyu
(kentlerine) kabul edip, her türlü
yardıma söz verdiler. Nikaia'lılar
ise Nikomedeia'lılara duydukları
nefret yüzünden tersine karar verip,
Nigros'un ordusunu kente kabul etti-
ler ve kaçanlardan bazıları da onla-
ra sığındılar, ve Nigros tarafından
Bithynia'yı savunmak üzere gönderi-
lenler de. Böylece ordugâh olarak
kullanılan her iki kentten gelenler
birbirine girdiler. Şiddetli bir sa-
vaştan sonra Severus tarafı üstün geldi.
Cassius Dio
vaş şu şekilde anlatılmaktadır:
Bunlardan sonra, Nikaia ile Kios
arasındaki dar boğazda büyük ve çok
yönlü bir savaş başladı. Ovadakiler
göğüs göğüse çarpışıyorlardı; tepe-
leri tutanlar, yükseklikten yarar-
lanarak ok atışı yapiyorlar ve karşı
taraftakileri mızrak yağmuruna tutu-
yorlardı; göl üzerindeki gemilere
binmiş olanlar ise düşmana ok atışı
yapıyorlardı. İlkin Candidus'un ku-
manda ettiği Severus taraftarları
yeniyorlardı, ve savaştıkları yerin
yüksek oluşundan yararlanarak üstün
geliyorlardı, Nigros'un (savaş ala-
ninda) bizzat görünmesi üzerine, ge-
ri püskürtme hareketi başlıyor ve
Nigros taraftarları üstünlük sağlı
yorlardı. Bunun üzerine Candidus,
bayraktarlardan flâmayı kapıp, kaçan
askerlerini düşman üzerine geri çe-
viriyor ve kaçanları azarlıyordu;
utanip geri dönen askerler karşı
hücuma geçerek zafer elde ediyor-
lardı, Eğer kent (Nikaia) yakında
olmasaydı ve akşam karanlığı bas-
tirmasaydı, bunları (Niger taraftar-
larını) tamamen yok edebilirlerdi
Akşama doğru şans severus septumus ve dolayısıyla Nikomedia nın lehine dönmüş savaşı kaybeden Niger,yanında bir avuç asker ile Nikaia ya sığınmıştı.Nikaia kapılarını açar ve onu kabul eder.Niger savaşı kaybetmiştir ve tabiki onun yanınd Nikaia da.Semtumus Severus Nikaia önüne gelir ve Niger'i ister.Artık imparator Septumus olmuş ve Nikaia mecburen kapıları açar. Niger eşi ve çocukları da dahil başları ezilerek öldürülürken Nikaia ya tanınan imtiyazlar geri alınır ve ünvanları iptal edilir.Artık sıradan bir kent ten farkı yoktur.NİKAİA Yanlış zamanda yanlış tarafta olmakla yine kaybetmişti.
Yeniden unutulmaya mahkum olan nikaia uzun zaman sessizlik uykusuna yatar.
××××××××
Cassius Dio’nun anlatımına göre Septimus Severus,
Niger'i yenilgiye uğratmiş ve Niger tarafında yer alan diğer kentler
gibi Nikaia’da cezalandırılmış, kentin onursal ünvanları yazıtlardan
kazınmıştır
Nikaia, 1.s. 194 yılında cereyan
eden savaşta Pescennius Niger'in ta-
rafını tuttuğu için, Septimius Seve-
rus tarafından cezalandırılmiş, kentin
onursal unvanları yazıtlardan kazi-
tılmıştır . Fakat
kısa bir süre sonra imparator kenti
affedince, duyulan minnettarlık ne-
deniyle, komşusu Nikomedeia'dan daha
yoğun bir biçimde, adı geçen impara-
torun ve onun ailesi onuruna Severeia
adı verilen bayramlar düzenlenmeye
başlamıştır Oysa Nikomedeia, Niger'e karşı
girişilen taht kavgasında Septimius
Severus'un tarafını tutmuş, buna kar-
şılık ta ödüllendirilmişti. Çok sayıda
numismatik ve epigrafik buluntu, se-
vereia bayramlarının Nikaia'da, Se-
veruslar ve bunu takip eden devirler-
le kutlandığını göstermektedir:
×××××××
M.s.257/8 yıllarında Got’lar, Güney Rusya'dan hareket
ederek, Khalchedon yakınında Bosporos'u aşarak Nikomedeia,
Nikaia, Kios, Apameia ve Prusa gibi kentlere yağma akınları
yapmışlar ve Nikomedeia ve Nikaia’yı ateşe vermişlerdir. Nikaia
kent surlarını yeniden inşa etmiştir. Got akınlarından dolayı ekonomik
kriz başgöstermiş ve zor günler yeniden başlamıştır.
Niger'i yenilgiye uğratmiş ve Niger tarafında yer alan diğer kentler
gibi Nikaia’da cezalandırılmış, kentin onursal ünvanları yazıtlardan
kazınmıştır
Nikaia, 1.s. 194 yılında cereyan
eden savaşta Pescennius Niger'in ta-
rafını tuttuğu için, Septimius Seve-
rus tarafından cezalandırılmiş, kentin
onursal unvanları yazıtlardan kazi-
tılmıştır . Fakat
kısa bir süre sonra imparator kenti
affedince, duyulan minnettarlık ne-
deniyle, komşusu Nikomedeia'dan daha
yoğun bir biçimde, adı geçen impara-
torun ve onun ailesi onuruna Severeia
adı verilen bayramlar düzenlenmeye
başlamıştır Oysa Nikomedeia, Niger'e karşı
girişilen taht kavgasında Septimius
Severus'un tarafını tutmuş, buna kar-
şılık ta ödüllendirilmişti. Çok sayıda
numismatik ve epigrafik buluntu, se-
vereia bayramlarının Nikaia'da, Se-
veruslar ve bunu takip eden devirler-
le kutlandığını göstermektedir:
×××××××
M.s.257/8 yıllarında Got’lar, Güney Rusya'dan hareket
ederek, Khalchedon yakınında Bosporos'u aşarak Nikomedeia,
Nikaia, Kios, Apameia ve Prusa gibi kentlere yağma akınları
yapmışlar ve Nikomedeia ve Nikaia’yı ateşe vermişlerdir. Nikaia
kent surlarını yeniden inşa etmiştir. Got akınlarından dolayı ekonomik
kriz başgöstermiş ve zor günler yeniden başlamıştır.
×××××
Yeni bir din olan Hristiyanlık şehir de gizliden gizliye yayılmaya başlar.Roma,hristiyan olduğundan şüphelendiği vatandaşlarına acımıyor ve aģır işkencelerden sonra öldürüyor cesetlerini kurda kuşa terk ediyordu. Buna rağmen yeni bir kurtarici gibi görünen yeni din usul usul halk arasında yayılıp ilgi görūyordu
Yeni bir din olan Hristiyanlık şehir de gizliden gizliye yayılmaya başlar.Roma,hristiyan olduğundan şüphelendiği vatandaşlarına acımıyor ve aģır işkencelerden sonra öldürüyor cesetlerini kurda kuşa terk ediyordu. Buna rağmen yeni bir kurtarici gibi görünen yeni din usul usul halk arasında yayılıp ilgi görūyordu
××××××???
Lakin Nikaia nın acıları bitmemiş ve çekeceği daha çook çilesi varmış.Nikomedia mı bu kez o sessizliğe bürünmüş ve Nikaia da olan biteni seyretmiş. Keyf aldığı bilinmez ama Nikaia nın ismi,kalıntıları bu güne dek ulaşırken,Nikomediadan geriye çok az şey kalmış,Ama Nikaia İZNİK Olduktan sonra da çileleri bitmemiş. Neyse tarihsel belgeler ile yazının sonunu bağlamak düşer bana. Başınızı ağirttıysam AF OLA...
NIKAIA VE NIKOMEDEIA ARASINDA
GEÇİMSIZLIĞIN YINELENMESİ
Nikaia ile Nikomedeia arasındaki sür-
tüşme hıristiyanlık devrinde de sürmüş-
tür. Her iki kentin piskoposları,
birbirleriyle yarışmayı kendilerine gö-
rev edinmişler, nihayet 451 yılında Kal-
chedon'da toplanan hıristiyan konsilinde
eski tartışmalı durumlar yeniden gündeme
getirilmiştir. Nikomedeia piskoposu Eu-
nomios, Nikaia piskoposu Anastasios'un
tutumundan şikayetçi olduğu bir mektubu
devrin imparatorları Valentinianus III
ve Marcianus'a gönderir. Mektup oldukça
genel bir şikayet havasında kaleme alın-
miş olup, bizim için önemli bölümü
aşağıya aktarılmıştır.
Şimdi ise, haristiyanlara has barış
severlikten nasibini almış kimseler
olarak, tanrı'ya karşı vecibelerimizi
dağınıklığa meydan vermeden yerine ge-
tirebilmemiz için, Nikaia'nın muhterem
piskoposu Anastasios'un cüret ettiği
haksızlığın önüne geçilmesi ricasiyla,
yüce devlet otoritenizin insafina
ğınıyoruz. Çünkü, muhterem Anastasios,
tanrı korkusunu aklının ucundan ge-
çirerek, ne de sizin müminlik yasaları-
niza aldırış ederek, Bithynia Eyaletin-
de kiliselerde yürürlükte olan yasa
ve gelenekleri altüst etmeyi ve karış-
tirmayı deniyor, ve gerek müminlik esa-
sına dayanan devlet yasalarının, gerek-
se kilise geleneklerinin bize tanimis
Oldugu hakları hiçe sayıyor.
Onca olan biten bir anda unutulmuş ve güçlenmeye başlayan Hristiyanlık bu kez mezheplere bölünerek bir birleriyle bogaz boğaza savaşın eşiğine kadar gelmişler ve birer nefret topluluğuna dönmüşlerdi ama olan yine aşağıda ki gariban yoksul hristiyan halka oluyor,ölüm ve işkenceler õnce onları buluyor hatta bağlandıkları dinden de afaroz edilip cehenmemlik kabul ediliyorlardi.
Arian mezhebini benimseyen Valens ve
piskoposu Eudoksios, katoliklere ve
Ortodokslara zulmederler. Oysa Tanrı,
yapılan bu işin hoşuna gitmediğini Ni-
kaia'daki depremle göstermek istemişti:
Bu sırada, beklenmedik bir şekilde,
birçok yerlerde taşa benzer dolu afeti
olmasına ve pek şiddetli yer sarsinti-
larının bazı kentlerde ve bu arada
Nikaia'da da feci yıkıma yol açmasina
rağmen, imparator Valens ve piskopos
Eudoksios, kendilerinden farklı düşü-
nen hıristiyanları kovuşturmaktan vaz-
geçmiyorlardı.
Aynı depreme Hıristiyan büyüklerinden
Nazian'lı Gregor, kardeşi Kaisarios'un
(330-369) ölümü üzerine yaptığı konuş-
mada değinir. Depremin geçtiği sırada,
kiraliyet memuru olarak Nikaia'da bulu-
nan Kaisarios, depremden büyük bir şans
eseri olarak kurtulur; ancak, kısa bir
süre sonra bir hastalıktan ölür.
××××××
İznik, Bizans
İmparatoru I.
Andronikos Komnenos
(1183-1185)
döneminde trajik bir
olaya sahne oldu.
İmparator taht
mücadeleleri sırasında
kendisini
desteklemeyen, hatta
bir ara içeri girmesine
izin vermeven sehirde birçok kişiyi öldürttüğü
gibi Ölülerin
gömülmesine bile izin
vermemiştir. Nikaialılar sanki lanetlenmiş bir halktı.Kimbilir belki yanliş zamanda yanlış taraftamiydi yoksa kendine çokmu güvenir yada kadermi dersiniz. Ne derseniz diyin ama kem talih bir türlü yakasını bırakmiyor hatta kendi ırkdaş,dindaşlarınca da dışlanıyor acı gõz yaşı ve kendi kan gölünde boğuluyordu.
NIKAIA VE NIKOMEDEIA ARASINDA
GEÇİMSIZLIĞIN YINELENMESİ
Nikaia ile Nikomedeia arasındaki sür-
tüşme hıristiyanlık devrinde de sürmüş-
tür. Her iki kentin piskoposları,
birbirleriyle yarışmayı kendilerine gö-
rev edinmişler, nihayet 451 yılında Kal-
chedon'da toplanan hıristiyan konsilinde
eski tartışmalı durumlar yeniden gündeme
getirilmiştir. Nikomedeia piskoposu Eu-
nomios, Nikaia piskoposu Anastasios'un
tutumundan şikayetçi olduğu bir mektubu
devrin imparatorları Valentinianus III
ve Marcianus'a gönderir. Mektup oldukça
genel bir şikayet havasında kaleme alın-
miş olup, bizim için önemli bölümü
aşağıya aktarılmıştır.
Şimdi ise, haristiyanlara has barış
severlikten nasibini almış kimseler
olarak, tanrı'ya karşı vecibelerimizi
dağınıklığa meydan vermeden yerine ge-
tirebilmemiz için, Nikaia'nın muhterem
piskoposu Anastasios'un cüret ettiği
haksızlığın önüne geçilmesi ricasiyla,
yüce devlet otoritenizin insafina
ğınıyoruz. Çünkü, muhterem Anastasios,
tanrı korkusunu aklının ucundan ge-
çirerek, ne de sizin müminlik yasaları-
niza aldırış ederek, Bithynia Eyaletin-
de kiliselerde yürürlükte olan yasa
ve gelenekleri altüst etmeyi ve karış-
tirmayı deniyor, ve gerek müminlik esa-
sına dayanan devlet yasalarının, gerek-
se kilise geleneklerinin bize tanimis
Oldugu hakları hiçe sayıyor.
Onca olan biten bir anda unutulmuş ve güçlenmeye başlayan Hristiyanlık bu kez mezheplere bölünerek bir birleriyle bogaz boğaza savaşın eşiğine kadar gelmişler ve birer nefret topluluğuna dönmüşlerdi ama olan yine aşağıda ki gariban yoksul hristiyan halka oluyor,ölüm ve işkenceler õnce onları buluyor hatta bağlandıkları dinden de afaroz edilip cehenmemlik kabul ediliyorlardi.
Arian mezhebini benimseyen Valens ve
piskoposu Eudoksios, katoliklere ve
Ortodokslara zulmederler. Oysa Tanrı,
yapılan bu işin hoşuna gitmediğini Ni-
kaia'daki depremle göstermek istemişti:
Bu sırada, beklenmedik bir şekilde,
birçok yerlerde taşa benzer dolu afeti
olmasına ve pek şiddetli yer sarsinti-
larının bazı kentlerde ve bu arada
Nikaia'da da feci yıkıma yol açmasina
rağmen, imparator Valens ve piskopos
Eudoksios, kendilerinden farklı düşü-
nen hıristiyanları kovuşturmaktan vaz-
geçmiyorlardı.
Aynı depreme Hıristiyan büyüklerinden
Nazian'lı Gregor, kardeşi Kaisarios'un
(330-369) ölümü üzerine yaptığı konuş-
mada değinir. Depremin geçtiği sırada,
kiraliyet memuru olarak Nikaia'da bulu-
nan Kaisarios, depremden büyük bir şans
eseri olarak kurtulur; ancak, kısa bir
süre sonra bir hastalıktan ölür.
××××××
İznik, Bizans
İmparatoru I.
Andronikos Komnenos
(1183-1185)
döneminde trajik bir
olaya sahne oldu.
İmparator taht
mücadeleleri sırasında
kendisini
desteklemeyen, hatta
bir ara içeri girmesine
izin vermeven sehirde birçok kişiyi öldürttüğü
gibi Ölülerin
gömülmesine bile izin
vermemiştir. Nikaialılar sanki lanetlenmiş bir halktı.Kimbilir belki yanliş zamanda yanlış taraftamiydi yoksa kendine çokmu güvenir yada kadermi dersiniz. Ne derseniz diyin ama kem talih bir türlü yakasını bırakmiyor hatta kendi ırkdaş,dindaşlarınca da dışlanıyor acı gõz yaşı ve kendi kan gölünde boğuluyordu.
×××××
1204'te
IV. Haçlı Seferi
sırasında İstanbul'un
Latinlerin eline
geçmesi ve Bizans
hakimiyetinin ortadan
kalkması üzerine
1204'te I. Theodoros
Laskaris Iznik Bizans
Devleti'ni kurdu ve
ve sanat merkezi
haline geldi. Bu
dönemde İznik'te yeni
kiliseler, hastaneler, su
yolları ve saray
yaptırılmış, büyük sur
onarımları
gerçekleşmiştir. Dukas
Vatatzes (1222-1254)
zamanında surların
önünde bir set halinde
ön surlar inşa edildi.Acı ve işkenceler beraberinde ise õlûmler,henüz bitmemiş bir parça soluklanma devri gelmişti.
×××××
Bu yazı dizisi bu uzun bölüm ile son buldu. Yeni yazı dizisinin hazırlıkları için bana en az bir hafta ve sizin izniniz gerek.Çünkü yeni bõlümde SELÇUKLULAR VE İZNİK Gelecek,o bitince de OSMANLI VE ARDINDAN İZNİK VE KURTULUŞ SAVAŞI.
Bu yazi dizisini (16 bölüm) hazirlarken yararlandigim kaynak kitap.
WISSENSCHAFTEN
RHEINISCH-WESTFÄLISCHE AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN
INSCHRIFTEN
GRIECHISCHER STÄDTE AUS KLEINASIEN
Band 10,3
Museum Iznik (Nikaia). [İznik Müzesi]
Teil 11,3
Türkçesi ile.
ÖSTERREICHISCHE AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN
RHEINISCH-WESTFÄLISCHE AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN
KATALOG DER ANTIKEN INSCHRIFTEN
DES MUSEUMS
VON IZNIK (NIKAIA)
İZNİK MÜZESİ
ANTİK YAZITLAR KATALOĞU
(Deutsch - türkisch)
TEIL (KISIM) II, 3
T1- 69
(TESTIMONIA)
von
Sencer Şahin
mit Hilfe von Reinhold Merkelbach
1987
DR. RUDOLF HABELT GMBH - BONN
Yazı dizisine espriyle son verip hepinize okuma zahmetinde bulunup yorum yazdiğiniz için,ayrıca.
Bu yazı dizisinin hazırlayıp sizlere sunarken HİÇ BIR CANLIYA ZARAR VERİLMEMİŞ VE HER ŞEY.yer,bõlge,şehir ve kişilerin isimleri tamamen gerçek tarihten alînmiştır. Hepinize teşekkür ederim,saygılar.
IV. Haçlı Seferi
sırasında İstanbul'un
Latinlerin eline
geçmesi ve Bizans
hakimiyetinin ortadan
kalkması üzerine
1204'te I. Theodoros
Laskaris Iznik Bizans
Devleti'ni kurdu ve
ve sanat merkezi
haline geldi. Bu
dönemde İznik'te yeni
kiliseler, hastaneler, su
yolları ve saray
yaptırılmış, büyük sur
onarımları
gerçekleşmiştir. Dukas
Vatatzes (1222-1254)
zamanında surların
önünde bir set halinde
ön surlar inşa edildi.Acı ve işkenceler beraberinde ise õlûmler,henüz bitmemiş bir parça soluklanma devri gelmişti.
×××××
Bu yazı dizisi bu uzun bölüm ile son buldu. Yeni yazı dizisinin hazırlıkları için bana en az bir hafta ve sizin izniniz gerek.Çünkü yeni bõlümde SELÇUKLULAR VE İZNİK Gelecek,o bitince de OSMANLI VE ARDINDAN İZNİK VE KURTULUŞ SAVAŞI.
Bu yazi dizisini (16 bölüm) hazirlarken yararlandigim kaynak kitap.
WISSENSCHAFTEN
RHEINISCH-WESTFÄLISCHE AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN
INSCHRIFTEN
GRIECHISCHER STÄDTE AUS KLEINASIEN
Band 10,3
Museum Iznik (Nikaia). [İznik Müzesi]
Teil 11,3
Türkçesi ile.
ÖSTERREICHISCHE AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN
RHEINISCH-WESTFÄLISCHE AKADEMIE DER WISSENSCHAFTEN
KATALOG DER ANTIKEN INSCHRIFTEN
DES MUSEUMS
VON IZNIK (NIKAIA)
İZNİK MÜZESİ
ANTİK YAZITLAR KATALOĞU
(Deutsch - türkisch)
TEIL (KISIM) II, 3
T1- 69
(TESTIMONIA)
von
Sencer Şahin
mit Hilfe von Reinhold Merkelbach
1987
DR. RUDOLF HABELT GMBH - BONN
Yazı dizisine espriyle son verip hepinize okuma zahmetinde bulunup yorum yazdiğiniz için,ayrıca.
Bu yazı dizisinin hazırlayıp sizlere sunarken HİÇ BIR CANLIYA ZARAR VERİLMEMİŞ VE HER ŞEY.yer,bõlge,şehir ve kişilerin isimleri tamamen gerçek tarihten alînmiştır. Hepinize teşekkür ederim,saygılar.

Yorumlar
Yorum Gönder