SEHER VE GÜVERCİNLER
Gün düşmüş rüzgar kendini yellerken koşa koşa geldi.Güvercin kafeslerinin önünde durdu,sağına solına bakındı ağabeyleri ortalıkta
Görünmüyordu.Her zaman bunu yapmayı cok ıstemış ama asla müsa-
de edilmemişti.O bir kız çocuğuydu kuşlara dokunması uğursuzluk getirebilir ve özgürce uçan kuşlarda onun gözünün dışarıda olmasına neden olurdu
Olsun dedi,kendi kendine .Salacam guşları nolacağki?Bikerede ben uçuru verem ölüm yok ya ucunda,alt tarafı ya ağam yada babam döger beni.Dedi.(Sekiz yaşını yarılamış kalabalık ailenin sekizinci ço
cuğu olarak ufacık bir evde oniki nüfus bir arada yaşıyor sofraya ne düşerse onu yiyor nereyi boş bulursa orada kıvrılıp uyuyorlardı.Herke
sin kendine ait odası olması lüks mahremiyeti düşünmek hayaldi.Bazı
gecelerde agasıyla yengesinin anlamsız istek ve tartışmalarına uyanı-
yor’’Ağam gızma yengeme ne istersen ben getirirem’’diyecek olsa.’A
ğasının yat zıbar lan!’’sesiyle sinip öylece uyuya kalıyordu.)
Adı seher’di ve kırsalın ortasında onca kardeşin arasında sevgisiz ama duygusal büyüyor ve yavaş yavaş serpilmiş yaşından fazla gösteri
yordu.Tüm hayat aha şimdi tam karşısında kafesinin içinden başka gi
decek yeri olmayan şu güvercinler gibiydi ama tek farklaki oda onlar günde bir kez de olsa gök yüzüne uçuyor özgürlüğü tadıyordu.Usulca açtı kafesın kapısını birer ikişer salıverdi güvercinleri ve agasından gördüğü şekilde ellerini çırparak gök kubbeye kovalayıverdi.Ellerini gözlerine siper edip başını gök yüzüne kaldırdı onların havada taklalar
atarakdönmesini izleyip keyf alırken birden kara iri bir çift kanat güvercinlerin arasına dalıverdi.Gök kubbe tüye bulanırken bir güvercin döne döne çakıldı yere,yukarıda aynı iri siyah gölge seri hareketle dalı verdi güvercinlerin arasına ve bir güvercini pençesine sıkıştırıp havalanırken diğer güvercinler gök kubbenin bir köşesine saklanıvermişti sanki.Seher korkudan taş kesmiş az ötesinde yerde hareketsiz yatan bir çift güvercin le beraber sanki oda onca yüksekten yere çakılmıştı.
Küçük bir kasabaydı yaşadıkları yer ve ağabeyi evlerine yakın bir kahvehaneden olanı biteni görmüş hışımla eve koşmuş seheri kafeslerin yanında görünce rast gele iki tokat çekip ağzını burnunu kan içinde bırakırken ‚’Uğursuz yaptın yapacağını yedin canlarımın başını’’diye sövüp sayarken yerde yatan iki güvercini alıp hırsa fırlattı
Seherin suratına,üstüne yürüyüp dövecekken avlu kapısı açıldı gelen arkadaşı’’aha dedi aha ahmet senin göğercinler benimkilerin yanına onların kafesine girmiş üçünü yakaladım ötekiler çatıda akşam kafese girince yakalar getirirem’’dedi,ğüvercinleri ahmete uzattı.Ahmet elinde güvercinlerle Seherin yanına geldi bilirmisin bizde yuvayı terk eden güvercini ne yaparlar?.Cevabını beklemeden üç güvercininde boynunu koparıp Seherin suratına fırlattı.Güvercinin kanı kendi kanına bulaştı.Seherın gözünden akan yaşta ağzından burnundan gelen kanda zamana uymuş ve herşey sanki bir anda donmuştu.Hiç bir şey duymuyor hiç acı hissetmiyordu,ağlamaya çalıştı olmadı doğrulup kaçmaya çalıştı beceremedi.Olduğu yerde küçücük elleriyle çukur kazdı beş ölü güvercini gömerken dudağının kenarından damlayan kan beyaz güvercinin tüylerini kızıla boyarken .Agası yanında bitiverdi elini yumruk yapıp kemikli yeriyle kafasına iki yumruk vurup sövüp çıkıp gitti.
Kaderini yargıladı.Tanrıya neden kendisini kız yarattığını sordu,ağladı kader arkadaşı güvercinlere baktı.Benim boynum nezaman koparılacak diye geçirdi içinden.yerinden kalktı avlunun ucundaki su kuyusuna gitti en sevdiği yerdi burası çünkü suda kendini görüyor en azından yaşadıklarını bu suyun temizlediğine inanıyordu,evde bir ayna vardı lakin kızlar aynaya bakamazdı.Bir keresinde agasının küçük cep aynasını izinsis almış bugünkinden beter sopa yemişti,hem agası babası neye kızarsa kızsıın gelir hırsını bir şekilde evde birini dövüp çıkarırdılar.
Yıllar geçti ondört yaşın dikenine saplanmıştıki kapı çalıverdi.Or
ta yaşlarda bir adam selam verdi babasıyla konuşa konuşa avluyu geçip odada bağdaş kurup oturmuş ayran yudumlarken Seher başını gök kubbeye kaldırdı yıllar önceki güvercinleri aradı,anasıyla göz göze geldi.Anası başını çevirip gözünün yaşını gizledi.Gelen adam babasınında agasının da rededemeyeceği başlığı kese içinde ortaya koydu babası keseyi aldı saydı cebine koydu.Divanda oturan sakallı orta yaşlı adam güvercinlere saldıran atmaca değilmiydi?.Diğer kız kardeşlerine baktı kendisini kurtaracak son bir umut bekledi ama beklediği mucize gelmedi.Yerinden kalktı küçük bir bohça hazırladı kendine,bez bebeğini aldı odanın bir köşesinde herşeyden habersiz oynayan kardeşine verdi en azından ondan geriye bu evde bir parça kalsın istedi.Adam kalktı babasıyla tokalaştı sehere dönd hade dedi,kendisi ata bindi seher peşi sıra yürüdü köyün üst yanına harman yerine gelmişlerdi seher ellerini gözlerine siper etti gök yüzünü taradı
harman yerini geçmiş çamlığın yanındaki uçurumun kenarına ulaşmışlardı havaya baktı elindeki bohçayı attı tepesindeki karaltının peşinden uçuruma doğru koştu,biranda kendini bırakıverdi .Bir çift kanat sesi duyudu altındaki uçurum hızla uzaklaşıyordu kendisinden kendisini tutan ufak pençelere baktı…Yıllar önce avluya gömdüğü beş güvercini gördü.Ağabeyi kahveden sövüp söylenip vurmaya uğraşsada ona dokunamıyor orta yaşlı adam olanı biteni anlamaya çalışıyordu.Seherin etrafında birer birer güvercinler geliyor gök yüzü kanatlardan görünmüyordu güvercinler ve seher döne döne gök kubbede kayboldular.YALÇIN ÖZTÜR.2001
Görünmüyordu.Her zaman bunu yapmayı cok ıstemış ama asla müsa-
de edilmemişti.O bir kız çocuğuydu kuşlara dokunması uğursuzluk getirebilir ve özgürce uçan kuşlarda onun gözünün dışarıda olmasına neden olurdu
Olsun dedi,kendi kendine .Salacam guşları nolacağki?Bikerede ben uçuru verem ölüm yok ya ucunda,alt tarafı ya ağam yada babam döger beni.Dedi.(Sekiz yaşını yarılamış kalabalık ailenin sekizinci ço
cuğu olarak ufacık bir evde oniki nüfus bir arada yaşıyor sofraya ne düşerse onu yiyor nereyi boş bulursa orada kıvrılıp uyuyorlardı.Herke
sin kendine ait odası olması lüks mahremiyeti düşünmek hayaldi.Bazı
gecelerde agasıyla yengesinin anlamsız istek ve tartışmalarına uyanı-
yor’’Ağam gızma yengeme ne istersen ben getirirem’’diyecek olsa.’A
ğasının yat zıbar lan!’’sesiyle sinip öylece uyuya kalıyordu.)
Adı seher’di ve kırsalın ortasında onca kardeşin arasında sevgisiz ama duygusal büyüyor ve yavaş yavaş serpilmiş yaşından fazla gösteri
yordu.Tüm hayat aha şimdi tam karşısında kafesinin içinden başka gi
decek yeri olmayan şu güvercinler gibiydi ama tek farklaki oda onlar günde bir kez de olsa gök yüzüne uçuyor özgürlüğü tadıyordu.Usulca açtı kafesın kapısını birer ikişer salıverdi güvercinleri ve agasından gördüğü şekilde ellerini çırparak gök kubbeye kovalayıverdi.Ellerini gözlerine siper edip başını gök yüzüne kaldırdı onların havada taklalar
atarakdönmesini izleyip keyf alırken birden kara iri bir çift kanat güvercinlerin arasına dalıverdi.Gök kubbe tüye bulanırken bir güvercin döne döne çakıldı yere,yukarıda aynı iri siyah gölge seri hareketle dalı verdi güvercinlerin arasına ve bir güvercini pençesine sıkıştırıp havalanırken diğer güvercinler gök kubbenin bir köşesine saklanıvermişti sanki.Seher korkudan taş kesmiş az ötesinde yerde hareketsiz yatan bir çift güvercin le beraber sanki oda onca yüksekten yere çakılmıştı.
Küçük bir kasabaydı yaşadıkları yer ve ağabeyi evlerine yakın bir kahvehaneden olanı biteni görmüş hışımla eve koşmuş seheri kafeslerin yanında görünce rast gele iki tokat çekip ağzını burnunu kan içinde bırakırken ‚’Uğursuz yaptın yapacağını yedin canlarımın başını’’diye sövüp sayarken yerde yatan iki güvercini alıp hırsa fırlattı
Seherin suratına,üstüne yürüyüp dövecekken avlu kapısı açıldı gelen arkadaşı’’aha dedi aha ahmet senin göğercinler benimkilerin yanına onların kafesine girmiş üçünü yakaladım ötekiler çatıda akşam kafese girince yakalar getirirem’’dedi,ğüvercinleri ahmete uzattı.Ahmet elinde güvercinlerle Seherin yanına geldi bilirmisin bizde yuvayı terk eden güvercini ne yaparlar?.Cevabını beklemeden üç güvercininde boynunu koparıp Seherin suratına fırlattı.Güvercinin kanı kendi kanına bulaştı.Seherın gözünden akan yaşta ağzından burnundan gelen kanda zamana uymuş ve herşey sanki bir anda donmuştu.Hiç bir şey duymuyor hiç acı hissetmiyordu,ağlamaya çalıştı olmadı doğrulup kaçmaya çalıştı beceremedi.Olduğu yerde küçücük elleriyle çukur kazdı beş ölü güvercini gömerken dudağının kenarından damlayan kan beyaz güvercinin tüylerini kızıla boyarken .Agası yanında bitiverdi elini yumruk yapıp kemikli yeriyle kafasına iki yumruk vurup sövüp çıkıp gitti.
Kaderini yargıladı.Tanrıya neden kendisini kız yarattığını sordu,ağladı kader arkadaşı güvercinlere baktı.Benim boynum nezaman koparılacak diye geçirdi içinden.yerinden kalktı avlunun ucundaki su kuyusuna gitti en sevdiği yerdi burası çünkü suda kendini görüyor en azından yaşadıklarını bu suyun temizlediğine inanıyordu,evde bir ayna vardı lakin kızlar aynaya bakamazdı.Bir keresinde agasının küçük cep aynasını izinsis almış bugünkinden beter sopa yemişti,hem agası babası neye kızarsa kızsıın gelir hırsını bir şekilde evde birini dövüp çıkarırdılar.
Yıllar geçti ondört yaşın dikenine saplanmıştıki kapı çalıverdi.Or
ta yaşlarda bir adam selam verdi babasıyla konuşa konuşa avluyu geçip odada bağdaş kurup oturmuş ayran yudumlarken Seher başını gök kubbeye kaldırdı yıllar önceki güvercinleri aradı,anasıyla göz göze geldi.Anası başını çevirip gözünün yaşını gizledi.Gelen adam babasınında agasının da rededemeyeceği başlığı kese içinde ortaya koydu babası keseyi aldı saydı cebine koydu.Divanda oturan sakallı orta yaşlı adam güvercinlere saldıran atmaca değilmiydi?.Diğer kız kardeşlerine baktı kendisini kurtaracak son bir umut bekledi ama beklediği mucize gelmedi.Yerinden kalktı küçük bir bohça hazırladı kendine,bez bebeğini aldı odanın bir köşesinde herşeyden habersiz oynayan kardeşine verdi en azından ondan geriye bu evde bir parça kalsın istedi.Adam kalktı babasıyla tokalaştı sehere dönd hade dedi,kendisi ata bindi seher peşi sıra yürüdü köyün üst yanına harman yerine gelmişlerdi seher ellerini gözlerine siper etti gök yüzünü taradı
harman yerini geçmiş çamlığın yanındaki uçurumun kenarına ulaşmışlardı havaya baktı elindeki bohçayı attı tepesindeki karaltının peşinden uçuruma doğru koştu,biranda kendini bırakıverdi .Bir çift kanat sesi duyudu altındaki uçurum hızla uzaklaşıyordu kendisinden kendisini tutan ufak pençelere baktı…Yıllar önce avluya gömdüğü beş güvercini gördü.Ağabeyi kahveden sövüp söylenip vurmaya uğraşsada ona dokunamıyor orta yaşlı adam olanı biteni anlamaya çalışıyordu.Seherin etrafında birer birer güvercinler geliyor gök yüzü kanatlardan görünmüyordu güvercinler ve seher döne döne gök kubbede kayboldular.YALÇIN ÖZTÜR.2001


Yorumlar
Yorum Gönder